Erkeğin evlilik teklifi etmesiyle başlayan süreç imzanın atılmasıyla sonlanıyor şeklinde düşünülebilir; ancak her şer o imzanın atılmasıyla başlar. Birbirini seven ve bir ömrü beraber geçirme kararı alan taraflar bundan sonra hayata iki kişi olarak devam edecekler ve tüm zorluklara birlikte göğüs gerecekler ya da güzel günleri de birlikte yaşayacaklardır.
Evlilik erkeklerin hayatını kolaylaştırır
Kadınların sandığının aksine erkekler evliliği omuzlarında bir yük olarak görmezler. Aksine, evlilik erkeklerin hayatını bir bakıma kolaylaştırır. Evde sıcak yemekleri vardır ve kendileriyle ilgilenen sevgi dolu bir eşleri… Dolayısıyla kadınların evliliği, erkekleri esir eden bir kurum olarak görmeleri yersizdir. Eğer evlilik erkek için bir son olsaydı hiçbir erkeğin evlenmek istemezdi.
Erkekler için evlilik yalındır. Kadınlar ise olaya daha farklı bakarlar. Örneğin erkek, evliliğin flört döneminden ya da nişanlılık döneminden farklı olduğunu kadınlardan daha çabuk algılar. Kadın ise eşinden her zaman sevgilisi olarak kalmasını, ona sürprizler yapmasını bekler. Halbuki erkek, evliliğe giden süreçte yalnızca ona öğretilenleri yapar ve dolayısıyla müstakbel eşini prenses gibi hissettirir. Kadınlar da bu durumun hep aynı şekilde süreceğini sanarlar ve evliliğin tam olarak ne demek olduğunu anlayana kadar aynı ilgiliyi eşlerinden beklerler.
Mutlu bir yuva, sevgi dolu bir eş
Erkekler evlenmeye karar verdiklerinde durumun ciddiyetinin tamamen farkındalardır. Evlenmek için bir sürü masraf yaparlar ve sevdikleri kadınla bir düzen kurmaya çalışırlar. Dolayısıyla bu kadar emeğin boşa çıkmasını istemez ve ikisinin de mutlulukları için aile kurumunu ellerinden geldiğince korurlar. Kısacası, sanılanın aksine erkekler her zaman için mutlu bir yuvaya ve sevgi dolu bir eşe ihtiyaç duyarar.